Küba'nın efsanevi lideri Fidel Castro, geçtiğimiz günlerde 90 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yaşamı boyunca kimilerinin diktatör, kimilerinin de kahraman olarak nitelendirdiği Fidel Castro’yu anlamak için tarih sayfalarına bakmak, cevabı bulmak için yeterli olacaktır. Fidel de böyle düşünmüştü. 1953 başlarında Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan Castro, 26 Temmuz'da Santiago'daki Moncada Kışlası'na 165 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi; ama başarısızlığa uğrayarak tutuklandı. 16 Ekim 1953'te Santiago'daki Küba Yüksek Mahkemesi'nde yapılan yargılamada "Sayın yargıç siz beni mahkûm edin! Tarih beni haklı çıkaracaktır!" cümlesiyle biten ünlü savunması bunun en güzel kanıtıydı.
Fidel Castro’nun şu ünlü sözü verdiği mücadelenin felsefi temeline ışık tutuyordu adeta; “Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorundadır?” Fidel, ülkesi Küba için sosyal ve antiemperyalist bir düzen hayal ediyordu. Bu hayal onun Küba Devrimi’ni gerçekleştirirken rehberi oldu. Uzun yıllar süren mücadelenin sonunda, tarih sayfaları 1959’un ilk günlerini gösterirken Fidel Castro ülkesinin yeni başbakanı olmuştu.
Fidel Castro'nun dünya için önemi kadar Türk insanı için de neden bu kadar önemli olduğu oldukça net. Yerle bir olmuş, bütün şehirleri işgal edilmiş bir ülkenin küllerinden doğmasını sağlayan ve Türk Devrimi’ni gerçekleştirerek bir ulusu yok olmaktan kurtaran Mustafa Kemal Atatürk. Türk Devrimi’nin önemini kavrayan her insan, Fidel Castro’nun başardığı şeyin ne denli önemli olduğunu da bilir.
Fidel Castro'nun verdiği mücadelede rehber edindiği yegâne insanlardan bir tanesi de Mustafa Kemal Atatürk’tü. Castro şöyle diyordu; "Atatürk, 1919'da Anadolu'dan düşmanları kovmak için Bandıma Gemisi'yle Samsun'a çıktı. Ve anti-empeɾyalist biɾ savaş veɾdi ve zafere eɾişti. Biz, Atatürk’ün bu devrimci savaşından etkilendik-esinlendik ve tam 40 yıl sonɾa, 1959'da Gɾanma Gemisi'yle Havana'ya çıktık. Ülkemizden emperyalistleri ve işbirlikçisi faşist Batista rejimini yıkmak için. Biz de zafere eɾiştik. Bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır devrimci Kemal Atatürk. Sağdan sola doğɾu yazılan Aɾap haɾfli alfabe'yi bıɾakıp, soldan sağa doğɾu yazılan Latin haɾfli abece'ye geçilen haɾf devɾimi başta olmak üzeɾe, biɾ dizi çağdaş ve aydınlanmacı cumhuɾiyet devɾimleɾini bu kadaɾ kısa süɾede biz asla başaɾamazdık.” Küba Devrimi’nin temelinde yatan slogan “Ya vatan ya ölüm” idi. Türk Devrimi’nin sloganı da “Ya istiklal, ya ölüm” idi. Bu sebeple Fidel Castro’nun Anadolu Devrim liderine saygı ve sevgi beslemesinden daha normal bir şey yok.
Castro'yu, Atatürk gibi değerli değerli kılan şey sadece kendi ülkesi için ya da Güney Amerika için önemli olması değildi. Fidel, bütün dünya toplumları için, var olan iktisadi, sosyal ve politik sistemde varoluş amacını yitiren herkes için çok değerliydi. Dönemin sistem karşıtı görüşleri için bayraktarlık yapan bir liderdi. Bu nedenle yaptıklarıyla dünya tarihi açısından unutulmayacak bir insan olarak kalacak.
Fidel Castro’nun şu ünlü sözü verdiği mücadelenin felsefi temeline ışık tutuyordu adeta; “Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorundadır?” Fidel, ülkesi Küba için sosyal ve antiemperyalist bir düzen hayal ediyordu. Bu hayal onun Küba Devrimi’ni gerçekleştirirken rehberi oldu. Uzun yıllar süren mücadelenin sonunda, tarih sayfaları 1959’un ilk günlerini gösterirken Fidel Castro ülkesinin yeni başbakanı olmuştu.
Fidel Castro'nun dünya için önemi kadar Türk insanı için de neden bu kadar önemli olduğu oldukça net. Yerle bir olmuş, bütün şehirleri işgal edilmiş bir ülkenin küllerinden doğmasını sağlayan ve Türk Devrimi’ni gerçekleştirerek bir ulusu yok olmaktan kurtaran Mustafa Kemal Atatürk. Türk Devrimi’nin önemini kavrayan her insan, Fidel Castro’nun başardığı şeyin ne denli önemli olduğunu da bilir.
Fidel Castro'nun verdiği mücadelede rehber edindiği yegâne insanlardan bir tanesi de Mustafa Kemal Atatürk’tü. Castro şöyle diyordu; "Atatürk, 1919'da Anadolu'dan düşmanları kovmak için Bandıma Gemisi'yle Samsun'a çıktı. Ve anti-empeɾyalist biɾ savaş veɾdi ve zafere eɾişti. Biz, Atatürk’ün bu devrimci savaşından etkilendik-esinlendik ve tam 40 yıl sonɾa, 1959'da Gɾanma Gemisi'yle Havana'ya çıktık. Ülkemizden emperyalistleri ve işbirlikçisi faşist Batista rejimini yıkmak için. Biz de zafere eɾiştik. Bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır devrimci Kemal Atatürk. Sağdan sola doğɾu yazılan Aɾap haɾfli alfabe'yi bıɾakıp, soldan sağa doğɾu yazılan Latin haɾfli abece'ye geçilen haɾf devɾimi başta olmak üzeɾe, biɾ dizi çağdaş ve aydınlanmacı cumhuɾiyet devɾimleɾini bu kadaɾ kısa süɾede biz asla başaɾamazdık.” Küba Devrimi’nin temelinde yatan slogan “Ya vatan ya ölüm” idi. Türk Devrimi’nin sloganı da “Ya istiklal, ya ölüm” idi. Bu sebeple Fidel Castro’nun Anadolu Devrim liderine saygı ve sevgi beslemesinden daha normal bir şey yok.
Castro'yu, Atatürk gibi değerli değerli kılan şey sadece kendi ülkesi için ya da Güney Amerika için önemli olması değildi. Fidel, bütün dünya toplumları için, var olan iktisadi, sosyal ve politik sistemde varoluş amacını yitiren herkes için çok değerliydi. Dönemin sistem karşıtı görüşleri için bayraktarlık yapan bir liderdi. Bu nedenle yaptıklarıyla dünya tarihi açısından unutulmayacak bir insan olarak kalacak.
Yorumlar
Yorum Gönder